Kayıtlar

Kasım, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sol Anahtarında Durmak 🎼

​ İnsanın dünyaya gelişi uzun bir yolculuğun sessiz başlangıcıdır; insan, kendi hayatının sol anahtarıdır çünkü sol anahtarı bir melodinin nereden başlayacağını gösterir, notaları anlamlı bir düzene koyar ve biz kendimizi sol anahtarı yerine koyduğumuzda karmaşa çözülür, hayatın içinden geçen o ince yol daha görünür hâle gelir. Belki de bütün mesele, kendi iç sesimizin başlangıç noktasını işaretleyebilmek, hayatın sayfalarına kendi anahtarımızı çekebilmek; çünkü sol anahtarı müziğin karmaşasında bize hangi notadan başlayacağımızı gösterir ve gerisi o ilk işaretin ardından kendiliğinden akar. İnsan da kendi hayatında böyle değil midir? İçindeki sesi duyamadığında her şey bir uğultuya dönüşür ama bir kez o tona yer açtığında yaşamın melodisi berraklaşır; bazen tek ihtiyacımız olan kalbimizin attığı tonu duymak, bazen de o tona cesaretle bir isim vermektir. Kendimizi sol anahtarı yerine koyduğumuzda düzen kurulur, karmaşa dağılır ve yaşamın içindeki tüm sesler anlamını bulur; çünkü insan ...

Yolun başında tanışalım...

Resim
​ İnsan bazen yaşamın ortasında durur, etrafa değil, içine bakar. Nereden geldiğini, nereye gittiğini değil… Sadece nasıl hissettiğini yoklar. Bu blog tam orada başlıyor. Hayatın aceleciliğinden yorulduğum bir dönemde kendime bir söz verdim: Daha sade, daha sakin, daha anlamlı bir yol seçeceğim. Kimi gün bunu beceriyorum, kimi gün dağılıyorum. Ama hep yoldayım. Okuduğum bir kitapta “insan yürüdükçe kendi sesini duymayı öğrenir” diyordu. Belki de bu yüzden uzun süredir yazmak istiyorum. Çünkü yazmak da bir yürüme biçimi. Bir çeşit iç yolculuk. Kimi gün bir dizenin ardına saklanıyorum, kimi gün bir paragraf beni toparlıyor. Kimi gün tek bir kelime bütün yükümü hafifletiyor. Bu blogda sana ve kendime, yolun içinden geçen küçük notlar bırakacağım: •. Okuduğum kitaplardan kalan cümleleri, •İçime yer eden şiirleri, •Sessizlikten çıkardığım anlamları, •Kendimi yeniden kurduğum anları •Ve bazen sadece kırgınlığımı... Burada mükemmelliğin değil, içtenliğin peşindeyim. Hayatın karmaşası için...

Yorgun Kalpler Üzerine

Resim
​ Her insanın içinde görünmeyen bir kırılma noktası vardır. Kimi bu noktayı fazla gülerek gizler; kimi ise sertleşerek. Ama herkes taşır. İnsan çoğu zaman kendini korumak için değil, anlaşılmadığı için içine kapanır. En çok konuşması gereken yerde dili tutulur; çünkü içindekini anlatmanın bir karşılığı olmayacağını hisseder. Duygular da tıpkı kaslar gibi yorulur. Güvenmek yorar, umut etmek yorar, aynı hatayı tekrarlamamak için kendini dizginlemek yorar. Modern insan dışarıdan güçlü görünür ama içten içe yorgundur. Yetişkinliğin ağırlığı omuza sessizce çöker: Sorumluluklar büyür, ilişkiler karmaşıklaşır ve kalp ince bir sızıyla yaşamayı öğrenir. Güven artık eskisi kadar kolay verilmez. Çünkü insan bir kere yanıldığında yalnızca karşı tarafa değil, kendi sezgilerine de kırılır. Kendi kalbine bile temkinli yaklaşır. “Ya yine aynı yerden kırılırsam?” sorusu, yeni başlangıçların önüne perde çeker. Oysa sandığımızın aksine insan yaş aldıkça sertleşmez; tam tersine incelir, yumuşar, kırılganl...